TÜRK DİLLERİ
Türk dilleri veya Türk lehçeleri olarak Doğu Avrupa'dan Sibirya ve Çin'in batısına dek uzanan bir alanda ana dil olarak 140 milyon kişi tarafından, ikinci dil olarak konuşanlar da sayılırsa 165 milyon kişi tarafından konuşulan, birbirleri ile çok yakın akraba olan ve 40 ayrı yazı diline bölünen bir dil grubu tanımlanır. Türk dilleri Altay dilleri ailesine aittir. En çok konuşulan Türk dili, Türkiye Türkçesidir. Türk dillerini diğer dil ailelerinden farklı kılan mühim bir özelliği, konuşucularının uzun süre göçebe olarak yaşamışlığı ve bu yüzden bu dillerin sürekli birbirlerinden etkilenmiş olmalarıdır. Türk dillerinin çok sayıda aynı anlamda kullanılan ortak sözcüklere sahip olmalarının yanı sıra cümle yapıları da hep aynı kalır. Bu yüzden Türk dillerinin bir dil ailesi olmadığı, tek bir dilin lehçeleri olduğu görüşü de yaygındır ve Türk lehçeleri, Çağdaş Türk yazı dilleri veya Türk dilinin kolları gibi adlandırıldıklarına da rastlayabiliriz.
Bu tabloda Türk dillerinde cümle yapısının aynı kaldığını gösteren bir örnek görebilirsiniz:
.,i i,fghijlpğşpdfüğrb
Diller |
Cümle yapısı |
Türkiye Türkçesi |
Çocuklar okulda dilimizi latin alfabesi ile yazıyor. |
Gagavuzca |
Uşaklar şkolada / okulda dilimizi latin alfavitindä yazêr. |
Azerice |
Uşaqlar məktəbdə dilimizi latin əlifbası ilə yazır. |
Türkmence |
Çagalar mekdepde dilimizi latyn elipbiýi bile(n) ýazýar. |
Özbekçe |
Bolalar maktabda tilimizni latin alifbosi bilan / ila yozadi. |
Uygurca |
Balilar mektepte tilimizni latin elipbesi bilen yazidu. |
Kazakça |
Balalar mektepte tilimizdi latin alfavitimen jazadı. |
Kırgızca |
Балдар мектепте тилибизди латын алфавити менен жазат - Baldar mektepte tilibizdi latın alfaviti menen jazat.
|
Tatarca |
Balalar mäktäpdä telebezne latin älifbası bilän / ilä yaza. |
Bu tabloda Türk dillerindeki aynılıkları ve farklılıkları görebilirsiniz.
Çoğu Altay dillerinde olduğu gibi Türk dillerinde de büyük ve küçük ses uyumu vardır (Özbekçe hariç), yazımda sözcükler son ekler alarak uzarlar ve cümle yapısı özne-nesne-yüklem sırasıyla oluşturulur. Kazakça örnek:
- jaz (yaz)
- jaz.u (yazı)
- jaz.u.şı (yazıcı/yazar)
- jaz.u.şı.lar (yazıcılar)
- jaz.u.şı.lar.ım (yazıcılarım)
- jaz.u.şı.lar.ım.ız (yazıcılarımız)
- jaz.u.şı.lar.ım.ız.da (yazıcılarımızda)
- jaz.u.şı.lar.ım.ız.da.ğı (yazıcılarımızdaki)
- jaz.u.şı.lar.ım.ız.da.ğı.lar (yazıcılarımızdakiler)
- jaz.u.şı.lar.ım.ız.da.ğı.lar.dan (yazıcılarımızdakilerden)
Tarih
Yüzyıllar boyunca Türk dillerini konuşan halklar özellikle İran, İslav ve Moğol gibi farklı toplumlarla birçok alanda etkileşimde bulunmuşlardır. Geniş bir tarihe yayılan bu etkileşim sürecinden Türk dilleri de önemli oranda etkilenmiştir. Bu etkileşim sürecinde Türk dilleri de kendi aralarında bazen birbirlerinden uzaklaşıp bazen de göçebe yaşam şekli nedeniyle tekrar yaklaşıp kaynaşmışlardır. Bu yüzden Türk dil grubu ve içindeki dillerin tarihi gelişimleri kısmen belirsizleştirmiş, bu yüzden Türk dillerinin sınıflandırılmasının birden fazla sistemi oluşmuştur. Günümüzde en genel kabul görmüş sınıflandırma sistemi Samiloviç'in kalıtsal sınıflandırması olmakla beraber ayrıntılarda tartışmalar sürmektedir.alkan kaya
"Dil" ve "Lehçe" tartışması
Türkiye'de Türk dilleri ailesinin adlandırılması, ve bu dillerin yalnızca bir dil mi yoksa birçok diller mi oldukları hakkında farklı fikirler yaygındır. Türk Dil Kurumu yayınlarında, önceleri "Türk lehçeleri" adı benimsenmişken, sonraları bu ad yanında "Türk dilleri" deyimine de yer verildiği görülmektedir. Ankara Üniversitesi Türk dillerini öteden beri "lehçe" sayar ve "Türk dilleri" deyiminden kaçınır. İstanbul Üniversitesi ise, daha aşırı bir tutumla, "lehçe" deyimini yalnız Çuvaşça ve Yakutça gibi öbürlerinden çok farklı iki Türk dili için kullanmakta, bu diller dışındaki bütün Türk dillerini "lehçe"nin de altında bir konuşma türü ("variety of speech") saydığı "şive" sözü ile adlandırmaktadır. Bu durumda, Türk dillerinin Türkiye'deki adlandırmalarında üç ayrı görüşle karşı karşıyayız demektir:
- Türkiye haricinde dünya genelindeki dil biliminin, Türk Dil Kurumunun ve Hacettepe Üniversitesinde Türkolog ve Altayist Prof. Dr. Talat Tekin'nin görüşü: diller,
- Ankara Üniversitesi'nin görüşü: lehçeler,
- İstanbul Üniversitesi'nin görüşü: Çuvaşça, Yakutça ve Halaçça lehçe, diğerleri şive.
"Lehçe"nin anlamı
-
Dil biliminde bir konuşma türünün dil mi yoksa lehçe (diyalekt) mi olduğunu saptamak için kullanılan tek dil bilimsel ölçüt karşılıklı anlaşılabilirlik ("mutual intelligibility") ölçütüdür. Bu ölçüt, sıradan bir kimsenin dille ilgili şu yalın yargısına dayanır: "Aynı dili" konuşan insanlar birbirlerini anlayabilirler, ya da aksine birbirlerini anlamayan insanlar "ayrı diller" konuşuyorlar demektir.
Örnek: Altayca-Türkçe karşılaştırması
- Ol onçozınañ ozo cortop oturdı = O, herkesten önce gitti.
- Keçe eñirde bis kinodo bolgonıbıs = Dün akşam biz sinemada idik.
- Bu biçik cûkta çıkkan = Bu kitap yakında çıktı.
Örnek: Hakasça-Türkçe karşılaştırması
- Sírerge par kilerge miníñ mâm çoğıl = Size gelmek için vaktim yok.
- Anıñ üçün ahça tölirge ayastığ = Onun için para ödemek yazık (olur).
- Ol şkolanı am dâ tôspan = O, okulu henüz bitirmedi.
Örnek: Çuvaşça-Türkçe karşılaştırması
- Vírenekensem şkula kayríš = Öğrenciler okula gittiler.
- Kíneke sítel šinçe vırtat = Kitap, masa(nın) üstünde duruyor.
Yukarıdaki Çuvaşça cümleleri Türk dil bilimi öğrenimi görmemiş, Çuvaşça öğrenmemiş bir Türk'ün anlayamayacağı derecede farklıdır. Türkçe bilmeyen bir Çuvaş'ın da bu cümlelerin Türkçe karşılıklarını anlayamayacağı açıktır. O halde, Çuvaşça ile Türkçe arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı sıfırdır ve bunlar iki ayrı dildir. Yani yukarıda karşılaştırılan dillerin arasındaki farklılıklar "lehçe" denilebilmesi için yeterli değildir
Türk dilleri ailesi
Toplam 40 ayrı dilden oluşan, 150 milyon ana dili olarak konuşanı ile Türk dilleri ailesi, Altay dilleri grubunda büyük farkla en büyük dil ailesini oluşturur. Yeryüzündeki bütün dil aileleri arasında yedinci büyük dil grubunu oluşturur ve önümüzdeki on yıllar içinde daha da büyüme kapasitesine sahiptir.
yeryüzündeki büyük dil aileleri:
Türk dillerinin coğrafyası
Çin'in batısındaki Türk dilleri
Türk dilleri, Doğu ve Güneydoğu Avrupa, Batı, Orta ve Kuzeyasya gibi büyük bir coğrafyaya dağılmıştır. Bu bölge Balkanlar'dan Çin'e, İran'dan Kuzey Denizine kadar uzanır. Asya'nın yaklaşık otuz ülkesinde en az bir Türk dili, sözünü etmeye değer yaygınlıkta konuşulur. Bunun yanında Almanya'da büyük bir azınlık Türkiye Türkçesini ana dili olarak konuşur.
Tüm Türk dilleri konuşanların sayısının dillere göre paylaşımı
Büyük Türk dilleri ve anlaşılabirlik
Türk dillerini konuşanların dörtte üçü, en büyük üç Türk dilinden birini kullanır:
Bir milyondan fazla konuşucusu olan diğer Türk dilleri:
- Kazakça 12 milyon konuşucu: Kazakistan, Özbekistan, Çin, Rusya
- Uygurca 10,3 milyon konuşucu: Çin- Sincan
- Türkmence 6,8 milyon konuşucu: Türkmenistan, Kuzey Iran
- Kırgızca 4,2 milyon konuşucu: Kırgizistan, Kazakistan, Doğu Türkistan
- Çuvaşça 1,8 milyon konuşucu: Rusyanın Avrupa kısmında
- Başkurtça 2,2 milyon konuşucu: Başkıristan
- Tatarca 6,8 milyon konuşucu: Merkez Rusyadan Batı Rusyaya kadar
- Kaşkayıca 1,5 milyon konuşucu: İran'ın Fars ve İsfahan ve Huzistan illerinde
Sayılar 8/2007 tarihli kaynaklardan alınmışdır. %5 - %10 daha yüksek sayılar gösteren kaynaklar bulmakta mümkündür.
Tüm Türk dilleri konuşanların sayısı birbirini anliyabilen dillerden oluşan grublara ayrıldığında böyle bir paylaşım ortaya çıkmaktadır
Anlaşılabilirlik
Neredeyse tüm Türk dillerinin Sesbilim, sözdizim ve şekil bilgisi aynıdır. Yalnızca Çuvaşça, Halaçça ve Yakutça ile Dolganca gibi Sibirya Türk dilleri bu noktalarda farklıdır. Bunun yanında komşu ülkelerin sınırlarında kaynaşmadan ileri gelen ve bazen dil gruplarının sınırlarını da aşan lehçeler bulunur.
Türk dilleri birbirlerini anlayabilen dillerden oluşan gruplara ayrılır. En büyük grup Türkiye Türkçesi, Azerice ve Türkmence'yi içine alan Oğuz grubudur. Diğer gruplar, Uygur, Kıpçak, Ogur, Sibirya ve Argu gruplarıdır. Aynı grubun içinde yer alan dillerin arasındaki fark bir lehçe farkı kadardır, ancak iki farklı gruba ait dilin arasında anlaşabilirliği zorlaştıran ya da imkânsız kılan gramer farkları vardır. Buna rağmen tüm dillerde neredeyse hep aynı kalan birçok sözcük vardır:
Türkçe ulusal diller
Türkiye Türkçesi, Kıbrıs Türkçesi, Irak Türkçesi, Azerice, Türkmence, Kazakça, Kırgızca ve Özbekçe, ülkelerinin ulusal dilidir. Bunun yanında bazı özerk Türk Cumhuriyetlerinde ve bölgelerinde resmi dil olarak geçenler vardır: Çuvaşça, Kumıkça, Karaçay-Balkarcası, Tatarca, Başkırca, Yakutça, Çakasça, Tuva, Altayca ve Çin'de Uygurca
TÜRKLERİN KULLANDIĞI ALFABELER
|
|
Göktürk
|
Uygur
|
Arap
|
Latin
|
Kiril
|
Kullanıldığı dönem
|
VII-IX. yüzyıllar
|
VIII-XVIII. yüzyılar
|
XI-XX. yüzyıllar
|
XX. yüzyıl başlarından itibaren
|
XX. yüzyıl başlarından itibaren
|
Harf sayısı
|
38 harf: 4'ü sesli, 26'sı sessiz, 8'i ise bitişken
|
18 harf: 4'ü sesli 14'ü sessiz
|
29 harf: 3'i sesli 27'si sessiz
|
29 harf: 8'i sesli 21'i sessiz
|
40 harf: Her ülkede farklı harfler ve sayıları da değişik
|
Yazıldığı yön
|
Sağdan sola veya yukarıdan aşağıya doğru
|
Sağdan sola veya
yukarıdan aşağıya
doğru
|
Sağdan sola
|
Soldan sağa
|
Soldan sağa
|
Harflerin özellikleri
|
Harfler ayrı yazılıyor; kelimeler arasında ":" var
|
Harfler başta, ortada ve sonda farklı biçimde yazılıyor; harfler bazen bitişik.
|
Harfler başta, ortada ve sonda farklı biçimde yazılıyor; harflerin ayrı ve bitişik yazılmasının kuralları var.
|
Harfler ayrı veya el yazısında bitişik yazılabiliyor. Büyük ve küçük harfler diye farklı şekiller var.
|
Harfler ayrı, Latin alfabesine benzer yönleri fazla
|
Örnek metin
|
|
|
|
TÜRK
|
TYbPK
|
1- GÖKTÜRK ALFABESİ
Türkçe'nin yazıldığı il alfabe, bugünkü bilgilere göre Batı'da "runik" diye tanınan Göktürk alfabesidir. Bu alfabenin eski Türk damgalarından doğduğu, dolayısıyla Türkler tarafından icat edildiği kabul edilmektedir. Türkler arasında VII-IX. yüzyılla arasında yaygın olarak kullanılmıştır. Bu yazıya Batı'da runik denmesinin sebebi harflerinin eski İskandinav yazıtlarında kullanılmış ve runik alfabe diye adlandırılan yazınız harflerine benzemesidir. Bu alfabe Danimarkalı William Thomsen tarafından çözülmüştür. Göktürk alfabesiyle yazılan 732 yılında yazılan Kültigin abidesi Türk edebiyatının yazılı ilk eseri sayılmaktadır.
38 harften oluşan alfabenin 4'ü sesli, 26'sı sessiz, 8'i ise bitişken harftir. İçinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) bulunan sözleri doğru okuyabilmek için o sözleri önceden bilmek ve kestirmek gerekir. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya doğru yazılır. Harfler birbiriyle bitişmez; taş ve eşya üzerine kazınmaya elverişlidir.
2- UYGUR ALFABESİ
Türkler'in Göktürk alfabesinden sonra ve Arap alfabesinden önce kullanmış oldukları yazı sistemleri içinde en önemli alfabedir. VIII. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar Doğu Türkistan'dan İstanbul'a kadar geniş bir alanda kullanılmıştır. Bu alfabe Ârâmî kökenli Soğd alfabesinden çıkmıştır. Genellikle Uygur yazısı olarak bilinen bu yazınız diğer Türkler'ce de kullanılmış olması mümkündür. Uygur alfabesi Türkçe^nin yazımı için elverişli olmadığı halde 1000 yıl gibi uzun bir süre kullanılmıştır. Uygur alfabesiyle yazılmış eserlerin çoğunu Budizm, Maniheizm ve Hristiyanlık'a ait metinler meydana getirir. Bu alfabe Türkler İslâmiyet'i kabul ettikten sonra da kullanılmıştır. Kutadgu Bilig denilen eserin üç nüshasından biri Uygur harfleriyle yazılmıştır.
18 harften oluşan alfabenin 4'ü sesli 14'ü sessiz harftir. Arap alfabesinde olduğu gibi harfler başta, ortada ve sonda farklı biçimde yazılmaktadır.
3- ARAP ALFABESİ
Tarih boyunca Türk diline uygulanan yazılar arasında en uzun sürelisi, aynı zamanda en yaygın olanı ve muhtemelen Türkler'in İslâm'a girmeye başladıkları IX. yüzyıldan itibaren kullanılmıştır. Hâlâ bu alfabeyi kullanan Türk halkları vardır. Türkçe'yi Arap harfleriyle ilk defa yazanlar Karahanlılar olmuştur. Mevcut bilgilere göre bu alfabeyle yazılan ilk metin Divanü Lûgati't-Türk adlı eserdeki yazılardır.
4- LATİN ALFABESİ
1928'de Atatürk'ün yaptığı harf inkılâbıyla Türkiye Türkçesi'nin yazımında kullanılan en son alfabe Latin alfabesidir. Bu alfabe bugün Türkiye'den başka Kıbrıs ve Yugoslavya'daki Türkler'ce de kullanılmaktadır.
29 harften oluşan bu alfabenin 21'i sessiz, 8'i sesli harftir. Sağdan sola doğru yazılır. Harfler birbiriyle bitiştirilerek de bitiştirilmeyerek de yazılabilir. Bu alfabede yer alan harfler asıl Latin alfabesinden farklıdır. Asıl Latin alfabesindeki "q/Q", "x/X" ve "w/W" harfleri yoktur. Buna karşılık ı, ö, ü, ğ, ç ve ş harfleri vardır.
5- KİRİL (SLAV) ALFABESİ
Osmanlıca ve Türkiye dışındaki Türk dil ve lehçelerinin yazımında Arap alfabesinden sonra en geniş ölçüde kullanılan alfabedir. XVIII. yüzyıl başlarında Hristiyanlık'ı yaymak için Çuvaşlar'a giden Ruslar bu dili kendi harfleriyle (Kiril) yazdılar. Eski Sovyetler Birliği idaresindeki Türkler'ce 1937-1940 yılları arasında Stalin rejimi tarafından bu alfabe kabul ettirilmiş ve her Türk boyu için farklı alfabeler yapılmıştır. Bunun sonucunda Türkler arasında 20 ayrı Kiril alfabesi kullanılmıştır. Bugün de bu alfabeyi kullanmaya devam etmektedirler. Ancak Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra alfabe değiştirme eğilimleri kuvvetlenmiştir. Ayrıca Türk Cumhuriyetleri arasında kültür alışverişini daha sağlıklı yapmak için ortak alfabe çalışmaları devam etmektedir.
|